Huzurlarınızda Sade Karmaşa Lightnin’ Hopkins
Huzurlarınızda Lightnin’ Hopkins. Müziği basit görünse de, kimilerine göre o bir deha. Mussorgsky’nin bir lafı var: “Hiçbirimiz halkın dehasına inemeyiz” diyor. Belki şöyle yorumlayabiliriz. Folk kültürü, anonim bir kültür, doğal ve kendiliğinden. Blues da bir folk müzik, halk müziği yani. Hopkins beyaz ve zenci halk müziklerini harmanlıyor. Gitar tekniği de biraz özgün. Ritim, bas ve melodiyi eş zamanlı çalıyor. Şimdi ona kulak verelim.
https://www.youtube.com/watch?v=czkXIWaKfc0
Şipşak Bilgi
Batı kültüründe en bilindik öykülerden birisi, ilk erkekle kadının, yani Âdem ile Havva’nın cennetten kovulma öyküsüdür. Tanrı Âdem’e şöyle der: “Toprak senin yüzünden lanetlendi. Yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın. Toprak sana diken ve çalı verecek. Yaban otu yiyeceksin. Toprağa dönünceye dek, ekmeğini alın teri dökerek kazanacaksın. Çünkü topraksın, topraktan yaratıldın ve yine toprağa döneceksin” (Yaradılış 3: 17–19). Böylece Cennet’in doğusunda çalışma, kayıp, acı ve ölüm başladı. Hıristiyan sanatının büyük bir bölümü, günahlardan arınma ve kendi başımıza açtığımız bu büyük varoluş acısından kurtulmayı açıklasa da, çoğu sanat tarihçisi ve eleştirmen sanata –asıl mevzu olmanın dışında– Cennet’ten kovulmamızın bir diğer kanıtı olarak bakar. Sanatın insanın mücadelesini dolaysızca tasvir etmesi gerekmez ille de; bilakis, kendi trajik boyutuna sahip olan toplumdaki durumumuzu, daha karmaşık ve dolaylı bir tarzda ifade eder. Cennet’te Tanrı’yla birlikte yaşamak yerine başkalarıyla birlikte yaşıyoruz; ağaçlardan meyvelerimizi uzanıp almaktansa, kendi varoluşu için çalışmak zorunda olan toplumsal varlıklar olduk. Her ne kadar, bu öyküyü mitsel şekilde ele alsam da, vurgulamak istediğim nokta, hayatta kalma ve çalışmanın aşikâr gerçekliğidir. Deneyim olarak hayat, bir dizi aktif ve bilinçli uğrak olarak hayat, idealleştirilmemiş bir sanat anlayışına ulaşmamızı sağlayabilir.